Max Ernst’in Yapıtları İlk Kez İstanbul’da
20 .Yüzyılda yapıtlarıyla dillerin ve milliyetlerin arasına yerleşen gerçeküstücülüğün ustası Max Ernst sergisi 1-23 Kasım 2000 tarihleri arasında Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde İstanbul Goethe Instıtut (Alman Kültür Merkezi) işbirliği ile sanatseverlerin karşısına çıkıyor.
Dadacılık akımının kurucusu olan, değişik alanlarda yarattığı gerçeküstücü yapıtlarla, sanatsal anlayış ve yaklaşımlarıyla, 20. yüzyıl sanatının gelişimini etkileyen sanatçılar arasında önemli bir yere sahip olan Max Ernst’in yapıtlarından oluşan seçme bir sergi Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde 1 – 23 Kasım 2000 tarihleri arasında açılıyor.
20. yüzyıl sanatçısı olan Max Ernst, 19. yüzyılın sonlarında, 1891 yılında, Almanya’da Köln kentinin yakınındaki Brühl’de doğdu. 1908-1914 arasında Bonn Üniversitesi’nde felsefe ve psikoloji okudu. Ancak resme karşı duyduğu ilgi bu alandaki çalışmalarını aksattı. Giderek resim yaşamında daha fazla yer aldı. Fovizm’den aldığı parlak renklerle ve Delaunay’ın kübist çalışmalarından etkilenerek görünen gerçekliği görsel bir şiirselliğe dönüştürmek için çalışmalar yapan August Macke (1887-1914) ile dost oldu, yeni kurulan “Der Blaue Reiter” grubu ile ilişki kurdu.
Bu dönemde yaşadığı karmaşayı ve savaşı suluboya resimler ve çizimlerle yansıtan, Dadacılık’a ilgi duyan sanatçı, 1919 yılında, dışavurumculuk ve kübizmle kısa bir hesaplaşmadan sonra, Köln’de Jean Arp ile“Dadamax” adlı grubunu kurdu.
Max Ernst, 1922 yılında Paris’e yerleşti. İki yıl sonra gerçeküstücülüğün kurucuları arasında yer aldı. Fırçayı giderek daha az kullanırken, 1919 yılından beri uyguladığı frotaj tekniğine yöneldi. Bu teknikte ağaç, taş, tekstil vb. gibi bir nesnenin yüzeyine yerleştirilen kağıtın üzerine renkli bir nesne ile sürtülür ve böylece alttaki nesnenin dokusu kağıdın yüzeyine çıkarılır. Sanatçı bu dokudan hareketle, karışık teknikler kullanarak yapıtını geliştirir.
Max Ernst, 1925 yılında Atlantik kıyısında kaldığı kasabadaki sahil kulubesinin tahta döşemelerinin dokusundan esinlenerek frotaj tekniğinde 34 adet yapıt üretti, bu eserleri Paris’te Doğal Tarih adıyla çoğaltılmıştır. Böylece Max Ernst için yapıtlarını çoğaltma ve kitap halinde yayınlama, gerçeküstücülük için çok uygun olan kitap resimleme olanakları ortaya çıktı.
Gerçeküstücülük’ün Hristiyan karşıtı anlayışı içinde “Üç Tanığın Gözü Önünde Çocuk İsa’yı Cezalandıran Bakire” adlı resmini yaptı. Resimdeki üç tanık Breton, Eluard ve Ernst’ti. 1930’da Louis Bunuel’in “L’Age d’or- Altın Çağ” filminde oynadı. Ancak filmin Paris’teki galası sırasında muhafazakarlar saldırdılar ve Ernst, Dali, Miro ve Tan Guy’ın sergilenen eserlerini yok ettiler. Filmin gösterimi yasaklandı.
Max Ernst bu sıralarda gerçeküstücülük içinde gelişen, soyut otomatizm anlayışı ile düşsel imgeleri gerçekçi bir resimleme ile yansıtarak yanılsama yaratmak isteyen “Gerçekçi (Veristic) Gerçeküstücülük” anlayışının dışında kaldı. Kendi anlayışları doğrultusunda, geliştirdiği tekniklerle çalıştı. 1937 yılında çıkartma tekniğini geliştirdi. Ernst bu tekniği yağlıboya için uyguladı. Aynı yıllarda boyama, frotaj ve kolaj tekniklerini kullanarak, başyapıtları arasında sayılan “loplop” dizisini yaptı. Aynı yıl Franco rejimine ve savaşa karşı “Ülkenin ve Vatanın Meleği” adlı yapıtını gerçekleştirdi. Çeşitli oyunlar için sahne tasarımları yaptı.