Can Göknil, dört yıl süren çalışmalarını, Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde sergilerken izleyenleri, zaman ve mekân kavramlarının yok olduğu, bildik bütün biçimlenişlerin silindiği, bir Şaman’ın sarmal bir uçuşla gökyüzüne yükselişi gibi büyülü bir dünyanın, bir varoluş döngüsünün içine çekiyor: Kader
Çocuklar için sanatsal bir duyarlık ve sorumlulukla girdiği (ve hâlâ sürdürdüğü) masal dünyasındaki çalışmalarında, bir noktada, mitolojiye, özellikle Türk efsane dünyasına ve eski inanışlarına yönelen Can Göknil, bugün mitolojik dünya içinde oluşan sanat boyutunu yeniden yorumluyor. Bunu yaparken çağdaş ve çok kişisel bir mitoloji yaratıyor ve on binlerce yıllık insanlık birikiminin merkezinde olan insani özü ortaya çıkarıyor. Geçmişi sanatsal olarak algılayışı, bir ressam olarak izlenimlerini kendisine göre yeniden biçimlendirme çabası bize bu sanatın insani özünü tattırıyor, bin bir örtü ile sarılmış insanı soyuyor ve ortaya koyuyor.
Can Göknil çalışmalarını Ağaçlarla İlgili İnanışlar (1986), Anadolu Tanrıçaları (1994), Yaradılış Efsaneleri (1997), Muskalar (1999) gibi sergilerle ortaya koymuştu.
Can Göknil “Kader” çalışmasında da yine Türk inanışlarını esas alıyor. Sanatçı çok zengin olan kader anlatımlarından bir ressam olarak ilgisini çeken imgelerin ve uygulamaların peşine düşüyor. Ancak çalışmalarını, kronolojik anlamda, Orta Asya ve İslam Sonrası olarak ayırıyor. Bu ayrım, ele aldığı temadaki sürekliliğin izlenmesi bakımından izleyicide ufuk açıyor, insan boyutunu daha fark edilir kılıyor.
Orta Asya dönemi için sanatçının seçtiği iki ana tema, Türklerin 12 Hayvan Takvimi ve Kader Habercileri. 12 Hayvan Takvimi, doğal bir dünyada kaderin ilk habercisi olarak dikkati çekiyor. Kader Habercileri ise, kaderle birlikte ortaya çıkmaya başlayan falın ilk uygulamalarından. İki tema da, sanatsal çalışmalar için çok uygun.