SERGİLER / GEÇMİŞ / HAYMATLOZ "ÖZGÜRLÜĞE GİDEN YOL"

KURULUM

METİN

Haymatloz

“Özgürlüğe Giden Yol”

1933’te Türkiye’ye Gelen Alman Bilim İnsanları
Verein Aktives Museum tarafından hazırlanan 1933’te Almanya ve Avusturya’dan Türkiye’ye gelen bilim insanları ve uzmanları konu alan sergi; Milli Reasürans Sanat Galerisi organizasyonu ile Türk Alman İşadamları Kültür Vakfı, Goethe Institut İstanbul ve Orient Institut İstanbul sponsorluğunda 5-30 Haziran 2007 tarihleri arasında sergileniyor. Ayrıca sergi için bir de kitap hazırlandı.

Almanya’da 1933 yılında Nazilerin iktidar olmasıyla çalışma olanaklarını kaybeden, bunun sonucu ülkelerini terk eden ve bir kısmı Türkiye’ye taşınmak zorunda kalan Alman bilim insanları ve uzmanları Türkiye’de, özellikle genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kamusal alanda yeniden organize olmasına, başta üniversiteler olmak üzere modern eğitim sisteminin kuruluşuna yaptıkları katkılarla hatırlanıyorlar, özellikle “1933 Üniversite Reformu” nedeniyle değerlendirme konusu oluyorlar.

İkinci Dünya Savaşı öncesinde başlayan ve savaşın sonuna kadar devam eden bu sıra dışı olay, genellikle yapıldığı gibi sadece bir “sığınma” eylemi olarak, “Türkiye’nin vatanlarını terk etmek durumunda kalan bu seçkin insanlara kapılarını açması” gibi bir kapsam içinde ele alınabilir mi? Murat Katoğlu sergiyi sunuş yazısında bu soruya cevap arıyor ve şunları belirtiyor: “İltica olgusu, elbet zorunluluklardan, insanların yaşadıkları yerlerdeki katlanılması olanaksız ekonomik, sosyal, siyasal şartlar sebebiyle meydana gelir. 1930’lar Almanya’sında da birçok kimseyi ilticayı zorlayan dramatik siyasal ortamın etkisini biliyoruz. Ancak çok sayıda aydın ve meslek sahibi uzmanın topluca Türkiye’ye gelişlerinin özünde başka ve ciddi faktörlerin varlığını da biliyoruz. Hatta denebilir ki, en az Almanya kaynaklı sebepler kadar, Türkiye’deki sosyal, kültürel gelişmeler de bu geniş çaplı entelektüel insan gücü hareketini belirlemiştir. İltica, genellikle tek taraflı ihtiyaç ve insan iradesinin sonucu olan bir eylemdir. 1933’deki Alman hocaların, sanatçıların, uzmanların Türkiye’ye gelişinde ise karşılıklı ‘muhtaçlık’ olayın esaslı unsurudur, belirleyicidir. Yani, Alman aydınların yurtlarından ayrılma mecburiyetleri kadar, Türkiye’nin de söz konusu köklü sosyal, kültürel yenilik programlarını yürütmek için aynı dönemde nitelikli insan gücüne olan ihtiyacı, olayı yalnızca sıradan bir ‘iltica’ hareketinden tamamen farklı anlam ve boyutta algılamamızı gerektirir”.

Murat Katoğlu’nun “dramatik ve entelektüel bir buluşma” olarak nitelediği, dünyanın İkinci Büyük Savaş’a hazırlandığı, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşmek için son derece dikkate değer atılımlar yaptığı olağanüstü bir dönemde gerçekleşen bu sıra dışı olay bugün Türkiye ile Avrupa arasındaki ilişkilerde yapıcı bir örnek olarak olarak hatırlanmaya değer özellikler gösteriyor.

ESERLER

BASINDAN