Haşim Nur Gürel’den Damıtılmış Resimler
Haşim Nur Gürel, üç yıldır Millî Reasürans Sanat Galerisi için hazırladığı yapıtlarını 17 Nisan-31 Mayıs 2003 tarihleri arasında sergiliyor.
“Gerçek yüzüm bu; olabildiğince beyaz, hesaplaşabildiğim kadar saf, size göstermekten çekinmeyeceğim ölçüde hüzünlü…” Haşim Nur Gürel, Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde açılacak sergisinde yer alan, bir vitrin aynasından yansıyan oto portreleriyle, izleyenleri gerçeklik ve yansıma/yansıtma üzerinde yaşadığı hesaplaşmaların içine çağırıyor.
Sanatçının, çizgisinden sapmayarak yaptığı çiçek resimleri, çoğu Burgaz Ada’da çalışılmış peyzajlar, vitrin aynalarında gördüğü kendi yüzü sadece bir gerçekliğin özgün bir renk dünyası içinde, ustaca işlenmiş gölgeler ve gün ışıklarıyla yansıtılması değildir. Bu resimler, sanatçının görünüşün gizeminin peşine düşen tüm sezgisel ve algısal süreçleriyle beslenir ve insanoğlunun doğadan kopuşuna karşı içtenlikli bir tepkiyi de barındırır. Haşim Nur Gürel, çevresindeki uzamı yok sayarak gerçekliğe meydan okuyan bir tavrı benimsemek yerine, bizi saran düzenin içsel parçası olarak gördüğü güzelliği yüceltir, resim sanatını, gerçekliği olumlayan estetik bir katılım aracı olarak görür.
Levent Çalıkoğlu sanatçının yapıtlarıyla ilgili olarak şunları söylemektedir: “Görmenin yarattığı hazzın, anı kavramanın, zamana nüfuz etmenin, önemsemediğimiz basit ayrıntılardan resim çıkarabilmenin anlamları ve gereklilikleri üzerine düşünen, kendisi ile dünyada resim olmayı bekleyen imgeler arasındaki ilişkiyi enine boyuna tartan bir algılama biçimi var Haşim Nur Gürel’in. Yaşamın işleyişi için öngörülen kuralların dahi kurallara indirgendiği bugünün algılama biçimlerinde onun iç hesaplaşmalarla örülü görme disiplini, katıksız bir kendinde olma hâli ve isteği ile ilişkilidir. Gerçekliğin görünüş ve algılama dünyasındaki karşılıklarını kesiştirmek, anı solumak ve sorgulamak, nesne ve canlıların gizemini duyumsamak ve tüm bunları yaparken de geleneğin kendisine bıraktığı bilgileri tecrübelerine katık etmek, Nur Gürel’in sanatının ısrarla üzerinde bekindiği noktalar…”