KURULUM

METİN

Sigmar Polke
“Kaynağı Meçhul Müzik”

Alman sanatının önde gelen isimlerinden Sigmar Polke’nin “Kaynağı Meçhul Müzik” adlı sergisi Puşkin Müzesi’nden sonra Türkiye’de.

Çağdaş Alman sanatının tartışılan ve etkili isimlerinden Polke’nin kırk guvaşı, Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde 7-27 Kasım 2001 tarihleri arasında sergileniyor.

Kırk sahneli bir oda tiyatrosuna benzeyen sergi, Polke’nin 1996’da Alman Dış İlişkiler Enstitüsü ve Alman Kültür Merkezi için özel olarak hazırladığı resimlerden oluşuyor.

Millî Reasürans Sanat Galerisi önemli bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Sigmar Polke’nin özel olarak hazırladığı kırk guvaş çalışmasını, bir kitap eşliğinde izleyicilere sunuyor.

Sigmar Polke (1941), 1960’lı yılların başında ilk çalışmalarını ortaya koyduğundan beri çağdaş Alman sanatının merkezinde yer alan bir isim. Doğu Almanya kökenli bir sanatçı. 1953’te Batı Almanya’ya geçti ve Düsseldorf’a yerleşti. 1961’de Düsseldorf Devlet Güzel Sanatlar Okulu’na girdi, 1967’de mezun oldu. O günden bu yana sürekli çalışan ve üreten sanatçının yapıtları dünyanın en önemli modern sanat müzelerinin koleksiyonlarında yer alıyor.

Polke’nin adı, daha öğrenci iken 1963 yılında, kendisinden dokuz yaş büyük arkadaşı Gerhard Richter’le kurdukları “Kapitalist Gerçekçilik Okulu” ile duyuldu. Doğu Almanya yönetimi tarafından geliştirilen “Toplumcu Gerçekçilik” programından bıkan Alman sanatçı, hareket noktaları ABD ve İngiltere’de belirmeye başlayan Pop sanatın Almanya dalını oluşturdu. Soyut Dışavurumculuk’un renk deneyleri ile fotoğraf, çizgi roman ve ucuz romanlardan alıntılanan grafik imgeleri cesaretle birleştirmiştir. Yapıtları “yüksek sanat“ile “düşük” popüler sanat arasındaki sınırları kaldırır.

60’lı yılların sonunda otomatiğe bağlanmış soyutlamalarla içi boşalmış modernizmle dalga geçen “Modern Sanat” (1968) tablosu Polke’nin yeni döneminin ilk işareti oldu. Polke, bugün çağdaş Alman sanatının en önemli yapıtları arasında yer alan bu resmi eleştirel bir mizah dergisinin kapağı için yapmıştı. “Basit” bir kapak çalışmasını resim olarak sunması sanat çevrelerinde gayri ciddi bulundu. Hatta eleştirilerin ötesinde onu dışlama çabaları görüldü. 1970’li yıllarda Polke’nin imzası, resim alanında yeni bir arayış içinde, çağdaş görsel kültürden esinlenerek değişik yollardan tekrar ve tekrar uygulamalar, araştırmalar yaparak yarattığı özgün tarzı ile parladı. Resimlerinde duvar kâğıdı, perde, gazete, aile foto albümü vb. gibi günlük hayatta kullanılan geleneksel malzemeleri kullanmaya başladı. Popüler kültür ve reklamlar dahil sayısız kaynaktan çekinmeden ödünç aldığı, farklı biçimlerdeki nesneleri bir araya getirdi. Sanat tarihinin sayfalarının içinde bulduğu Goethe’den Goya’ya kadar birçok sanatçıdan “alıntıları” zevkle kullanıyor ve tuvalinin üzerinde anlamdan anlama açılan tabakalar yaratıyordu. Bu çalışmalar çok geniş yorum ve eleştirilere konu oldu.

1980’ler ve 1990’lar boyunca işlerinde kimyasallar, mineraller ve pigmentler kullanarak yaptığı değişik bileşimleri tuvalinin üzerinde döküyor ve bunların kimyasal reaksiyonlarının sonuçlarını sanatsal bir niteliğe dönüştürerek sağladığı etki Polke’nin “boyanmamış” resimlerinin en parlak dönemidir.

Polke, 1996 yılında yaptığı, 70x100 cm boyutlarında kırk guvaştan oluşan “Kaynağı Meçhul Müzik” serisinde, günümüzün “oda” insanlarına kırk tablodan oluşan bir oda tiyatrosu sunar ve sanatında “kozmik” tatlar yaşatır. Kırk resmin isimleri de alışılmış sınırların ötesindedir ve Polke ilk kez resimlerinin isimlerine bu kadar yoğun anlam yüklemesi yapmıştır. Okuyana doğrudan seslenen, “Katılın ve Kazanın” ya da saçmalığın komikliğini duyuran “Bir Metrenin Uzunluğu Nedir?” gibi isimleri renkli basının “verimli” bahçelerinden cımbızla çekmiş gibidir. Bice Curiger, sergi için hazırlanan katalogdaki yazısını şu sözlerle noktalıyor: “Modern sanatlar bize görmeyi, kendini izleyeni görmeyi öğretti. Ama Polke modernistlerin aksine araştırma yolculuğuna, sanattan hareketle değil, gerçekten ve gerçek olması mümkün olmayandan yola çıkar. “Kaynağı Meçhul Müzik: Kapıları sıkıca kapayın ve odaya girmeyin”, otuz dokuzuncu tablonun adı bu. Bu mu sanat dünyasını anlatan vahşi ve korkunç yorum? Yoksa yalnızca Polke’yi anlamayanların sanat dünyasını mı anlatıyor bu sözler? Polke’nin eserleri duyumsallaşmanın öncülüğünü yapar. Bu düşünce, kendi köklerini algılamada görür. Bırakın müziği içeri girsin! Çünkü Polke’nin sanatı düşünceye ve gürültülü yaşama dair neşeli bir ilahidir”.

Sigmar Polke’nin sergisi, 7-27 Kasım 2001 tarihleri arasında Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde izlenebilir.

ESERLER

BASINDAN