Jochen Proehl, Pontos sergisinde toprak ile olan ilişkisini bu defa denizin altına taşıyor. Pontos serisinde ve daha önceki çalışmalarında Proehl bize sadece mekânın maddi varlığını sunar. Bitki, hayvan ve insan namına onun manzaralarında hiçbir canlı yaşamın olmamasını da bu bağlamda düşünmek gerekir. Bu çalışmalar zamanın başlangıç anına olduğu kadar sonuna da işaret edebilir ki bunun anlamı aslında onun tüm zamanları kapsadığıdır.
Yunan mitolojisinde Pontos (Deniz), tüm hayatın partenogenetik kökeni olan Gaia’nın (Toprak) Uranos (Gök) ve Ourea (Dağlar) ile birlikte üç çocuğundan biridir. Hayat önce toprakla başlamış sonra denizle devam etmiştir. Gaia’dan Pontos’a geçen Proehl’ün sanatının, özünde evrenin oluşum anına doğru gittiği ve onun metaforik anlamda kaydını tuttuğu düşünülebilir.
Sergideki fotoğrafların çoğu bir camera obscura ile çekilmiştir. Proehl, lens yerine iğne deliği olan basit bir karton kutu ve içinde analog bir film kullanmaktadır. Bu basit camera obscura, görüntü işleme için kaynak malzeme sağlamaktadır ve bu sırada fotoğraflanan manzaraları sualtı manzaralarına dönüştürür. Sergi, çoğu büyük format olmak üzere 19 Alu-Dibond üzerine lamine edilmiş C-Print fotoğraftan oluşuyor.
Jochen Proehl, 2005 yılında Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde açtığı Jochen Proehl’in Manzara Dünyası isimli ilk serginin ardından 18 yıl sonra Pontos ile izleyilerin karşısına çıkıyor.