Yaprak Akıncı, insana ait izlerin olduğu fakat insan bedeninin olmadığı son dönem manzaralarında, milyonlarca yıl boyunca kaya ve toprak parçaları altında kalmış, ısı ve basınç faktörleriyle oluşan yakıtlara çevirir özlerini. Kendi deyimiyle “insanın yakıta ulaşma ve toprağı boşaltma çabasının ardından geriye kalanları” bir kayıp sahnesi olarak betimler resimlerinde.
Akıncı, soyut lekeler yardımıyla oluşturduğu resimlerinde, aynı anda hem açık etme hem de gizleme pratiklerini kendine bir yöntem olarak kullanır. Son dönemde sıklıkla ziyaret ettiği geçicilik, tekinsizlik, değişim, yıkım gibi kavramlar, resimlerinin görsel diliyle bir araya gelerek sanatsal eylemlerini kar misali ele verir. İzleyici artık sanatçının manzaralarında yalnız başına dolaşan ve nihayetinde kaybolan kişi konumundadır.
Toprak ve yüzey Akıncı’nın görsel dünyasında her ne kadar geçmiş zamanla yakından ilişkilense de aslolan şimdi ve gelecektir. Bu iki zamanın gerçekleştirdiği sessiz iş birliği, sanatçının dünyasında olup bitenlerin habercisidir.