Linie Line Linea sergisi, Almanya’da yaşayan ve çalışan, çizimi kendi çalışmalarının merkezine oturtan yirmi sanatçıya ait eserleri ve serileri izleyiciyle buluşturuyor. Volker Adolphs küratörlüğünde sunulan sergi, Irina Baschlakow, Marc Brandenburg, Monika Brandmeier, Fernando Bryce, Marcel van Eeden, Gerhard Faulhaber, Katharina Hinsberg, Pauline Kraneis, Pia Linz, Christiane Löhr, Theresa Lükenwerk, Nanne Meyer, Thomas Müller, Christian Pilz, Alexander Roob, Malte Spohr, German Stegmaier, Markus Vater, Jorinde Voigt ve Ralf Ziervogel’e ait çizimleri farklı mekânlarda yeni bir diyalog içine taşıyor.
Çizime dair yaklaşımlarının sunduğu geniş yelpaze, alanın çağdaş sanat içerisindeki, asla kaybolmayan, canlı konumunu da teyit eder nitelikte. Sanatçılar, çizimin bugün ne anlama gelebileceğini, kendimize ve dünyamıza dair algımızı nasıl dile getirip nasıl değiştirdiğini sorguluyor. Seçilen sanatçılar, diğer araçları kullanmayı reddediyor; çizimi, kendisini yaratan elden ayrı tutmamayı tercih ediyor. Bunun yerine, elin kâğıt üzerine çizmiş olduğu çizgiden yola çıkıyorlar. İster küçük boyutlu diziler olsun ister bütün duvarı kaplayan yekpare yüzeyler, sergideki sanatçılar çizginin niteliği ve özgürlüğü üzerine düşünerek içerde ve dışarda bulunan hareketleri kaydetmek üzere çizgiye başvuruyorlar. Böylelikle dünyanın olası tüm biçimlerinin oluşturmuş olduğu labirentte yollarını bulmaya, gerçekliği belgelemeye yahut icat etmeye ve bu gerçekliği çizimin gerçekliğine (uzama, insana, topluma, tarihe ve rüyaya) dönüştürmeye çalışıyorlar. Figüratif ve nonfigüratif çizimler arasında ayrım yapmaya çalışmanın ne anlamı ne gereği var; hangisine öncelik vermek gerektiğini tartışmaya gerek bile yok. Buradaki amaç birbiriyle bağlantılı geçişleri, aynı anda var olan olguları tanımlamak… Daha önemlisi ise çizimin sunduğu müşterekliğin, kendisini ve nesneleri aynı anda hem inşa edip hem dönüştürüyor oluşu…