Serginin Küratörü Marcus Graf, izleyiciler için sergi üzerine şu değerlendirmede bulunmakta: “Kazı Resim, Gündüz Gölönü’nün 1960’ların sonundan 1990’ların ortasına kadar ürettiği baskı işlerine odaklanıyor. Bu retrospektif sergi, sanatçının süsleme ile anlatı, gelenek ile çağdaşlık, geleneksel İslam sanatı ile Minimalizm, Op-Art gibi Batı’daki modern hareketlerde bulunan dekoratif unsurları birbirine nasıl bağladığına dair muazzam bir hikâye anlatıyor. Sanatçının eserleri kültürler ötesi, çoğulcu ve çoklu nitelikleri sayesinde kültürel hegemonya ve üstünlüğün her türlüsüne karşı çıkıyor. Gündüz Gölönü’nün oluşturduğu külliyat, görsel sanatlar ile kültürel ifadelerin çeşitli biçimleri arasında köprüler kurmayı hedefleyen, bitmek tükenmek bilmez bir macerayı içeriyor. Burada semboller ve dokular, sözcükler ve süslemeler, figürler ve soyutlamalar, başka dünyaların dilleri yekpare bir bütüne dönüşüyor. Bu bağlamsal boyut, Gölönü’nün eserlerine sanatın ve estetiğin sınırlarını aşan bir önem kazandırıyor çünkü sanatçı, içinde yaşadığımız ayrı cinsten gerçeklikleri eleştirel bakışla gözler önüne sererken bilgi üretimi için de alternatif yollar öneriyor. Gölönü’nün külliyatı işte bu nedenle sanattaki postmodern yaklaşımın erken dönem örneklerindendir. Kültürler ötesi, çoğulcu ve çoklu niteliklerinin yanı sıra postmodernizmin farklılık temelindeki eleştirisinin bilinciyle sanatçının eserleri, kültürel hegemonya ve üstünlüğün her türlüsüne karşı çıkar.”
Sanatçı ile yapıtları üzerine konuşurken şöyle demiştir: “Son dönemde yaptığım işler sayesinde anladım ki İslam sanatının temel kıstası ışık kullanımında ve o ışığın yüzeyler üzerindeki yansımaları olan geometrik motifler yatıyor. Bu bence minyatürün başlangıç noktasını oluşturuyor ve ben bunu işlerimde bu fikirleri çeşitli modern yaklaşımlar ve gravür teknikleriyle birleştirerek kullanıyorum. İslam minyatürlerinde ışığın dağılımının kullanımının analizini yapmak bana motif ve gridlerin temel kullanımına dair zengin bir kaynak sundu. Bunun ötesinde benim işlerim İslam'da tasavvuf düşüncesine ait birlik ve çeşitlilik kavramlarının felsefi yönleriyle ilgili. Sanatta ifade edilmiş halleriyle tasavvuftaki madde ve yaşamın birliğine dair fikirler benim başarmak istediğim şeyin temelini oluşturuyor. Bir resmin nihaî sonucu olabilecek birliğin arkasında evrenin moleküler doğası yatıyor gibi hissediyorum.