Gülgün Başarır Resimleri Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde
* Gülgün Başarır, iki yıl Topkapı Sarayı’nın mekanlarında ve bahçelerinde çalışarak hazırladığı sergisi geçmişin sessizliğinde saklanmış insan gerçeğini çağcıl bir mitolojiye dönüştürüyor.
* İnsanı sessizliğiyle irkilten, yalnızlığıyla endişelendiren, yalınlığıyla içe döndüren, ve yıpranmışlığıyla hüzün veren, ayrıntıdaki bir gerçeklikten insanın kendi bütünsel serüvenini sorgulamasının kapılarını açan resimler bunlar.
Gülgün Başarır, 1999’da Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde açtığı sergi ile dikkati çekmiş ve ilgiyle izlenmişti. Sanatçı iki yıllık bir hazırlıktan sonra aynı resimsel bakışı ile tümüyle kişiselleştirdiği tekniği ve renkleriyle yapıtlarını izleyenlerin karşısına bir kez daha çıkarıyor.
Resimsel bakışını ve resimlerinin ardındaki yaratıcı itkiyi, “Acısını içimde hissettiğim ve her gün değişik biçimde yaşadığım gerçek ilgilendiriyor beni” diye açıklayan sanatçı, önceki sergisinde güncel gerçekliklere yönelmişti. Penceresinden, kapı aralığından, koridordan ya da merdiven boşluğundan gördüğü bir ayrıntıyı tuvaline taşımıştı. Gri renklerin ağır bastığı, ışığın olmadığı ya da ancak süzülerek girebildiği donmuş bir dünyadan son derece gerçek ayrıntılar sanatçının resimlerinde görülen özellikler. Hepsinde insandan izler taşıyan ama insansız mekanlar, biraz önce terkedilmiş gibi. Ürkütücü değil yadırgatıcı resimlerdi bunlar. Tuvallerdeki kırmızı kesik çizgiler izleyenle resmin arasını daha da açıyordu. Sanatçı, ayrıntıdaki sıradan bir gerçeklikte “kendisine acı veren” gerçekliği resimlemişti. İzleyen bu insansız resimlerde kendisini arıyordu ya da kendi insanlık serüvenine doğru açılıyordu.