SERGİLER / GEÇMİŞ / DİYALOG: İŞARETLER VE YAZILAR

KURULUM

METİN

“DİYALOG: İşaretler ve Yazılar”

Günther Uecker, sergiyi kurmak için kendisi gelecek ve açılışa da katılacaktır.

İstanbul Goethe Institut iş birliğinde hazırlanan sergi için sanatçıyla ilgili ilk kez Türkçe ve Almanca bir kitap yayımlanmıştır. Kitapta Peter Sloterdijk (filozof) ve Levent Çalıkoğlu tarafından kaleme alınan metinler bulunmaktadır.

Günther Uecker, sergiyi kurmak için kendisi gelmiş ve açılışa katılmıştır.

11 Mart tarihinde 75. doğum gününü Berlin Gropius Müzesi’nde dev bir retrospektif sergiyle kutlayan Günther Uecker, günümüz Avrupası’nın en önemli sanatçıları arasında yer almaktadır. Günther Uecker’in 11 Eylül olaylarından sonra tüm dünyayı saran, üç tek tanrılı din zemininde geliştirilen ve tüm insanlığı kıskacına alan kaos, terör, işgal, savaş koşullarına karşı yaptığı çağrı ve hazırladığı sanatsal etkinlik Goethe Enstitüsü ve Millî Reasürans Sanat Galerisi iş birliği ile İstanbul’da. Uecker, “DİYALOG- İşaretler ve Yazılar” adını verdiği yerleştirmede, tek tanrılı dinlerin içeriğinde bulunan “barış ve bağışlayıcılık” özüyle bu dinlerin bugün terör ve şiddet siyasetlerine ideolojik kaynak olarak kullanılması arasındaki derin çelişkiye ve karşıtlığa dikkati çekiyor, şiddetin yaralayan gerçekliğini ve dinler arasındaki yabancılaşmayı vurguluyor.

Uecker yerleştirmesini şöyle anlatıyor: “Eski Ahit (Tevrat ve İncil) ve Kuran’dan barışla ilgili ayetler bezler üzerine yazılarak karşılıklı iki duvara asılacak. Aralarında kalan, benim ‘acı veren noktalar’ diye adlandırdığım bölgeye, üzerine keserle rastgele vurulmuş, çiviler çakılmış, sanki bir yarayı sarar gibi siyah bezler bağlanmış kalaslar yerleştirilecek, alt kısımları kıpırdamalarını engelleyecek şekilde kum torbalarıyla sabitlenecek. Ortada acı veren noktalar varken, Müslümanlık, Yahudilik ve Hristiyanlık inanç dünyasına ait barış, bağışlayıcılık ve huzur konusundaki esas emirler karşılıklı bir diyalog içindedir”.

Uecker’in etkinliği, Viyana Güzel Sanatlar Akademisi Kültür Enstitüsü yöneticisi ve Karsruhe Akademisi dekanı Peter Sloterdijk’in değerlendirme yazısının yer aldığı bir kitapla birlikte sunuluyor. Özellikle kültür ve din felsefesi üzerinde inceleme ve yayınları bulunan, Peter Sloterdijk yazısında, Nietzsche’nin “İnsanın içinde hâlâ kaos olmalı ki dans eden bir yıldız doğurabilsin” sözünden hareketle modern ve kaos arasındaki ilişkiyi irdeliyor ve şunları yazıyor: “Size söylüyorum: İçinizde bir başkalık var. Kendiniz hâlâ kendinizden başkasınız ve kendi geleceğiniz için bir umutsunuz. Biraz kötü, biraz düzensiz, biraz hesapsız, rastlantılar konusu, bundan da bunu izleyen rastlantılar doğacak. Ama ben onların geleceğini görmekteyim, artık kimsenin kötülüğü, düzensizliği, hesapsızlığı içinde taşımadığı zamanın geleceğini. Çıkış noktası rastlantıları onu izleyen rastlantılardan artık ayrışmadığı zaman içi boşaltılmış insanlar dönemi başlayacak. Her zamankinden daha çok şey yapacaklar, ama yaratma süreci sona erecek. Onunla birlikte de içsel ve dışsal arasındaki farkı yaratan her şey solacak. Yücelme süreci son bulacak. Devam edeceği yer sizin dışınızda olacak, ardiyelerde, ağlarda, bilgisayarlarda. Modern, kehanetlerin kendi kendilerine karşı yönelişleridir”.

Günther Uecker, 1930 yılında Wendorf’da (Mecklenburg) doğdu. 1949-1953 yılları arasında Wismar Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu’nda öğrenim gördü. Politik yürüyüşlere katıldı. Daha sonra Berlin-Weissensee Sanat Akademisi’nde okudu. 1953’te Batı Berlin’e geçti ve bir sergide Kandinsky’nin soyut dünyası ile karşılaştı; şaşkına döndü ve etkilendi. 1955-1958 yılları arasında Düsseldorf Sanat Akademisi Otto Pankok Atölyesi’nde eğitim gördü. Figüratif ve soyut estamplardan sonra, elle yapılan strüktürlere başladı (“parmak tabloları” ve “pis resimler”). İlk çivi objesini yaptı (1955/56). 1957’de Yves Klein, Heinz Mack ve Otto Piene ile tanıştı. 1958’de akşam düzenlenen “Kırmızı Işık” sergisine katıldı. 1963 yılına kadar ışık üzerinde çalışmalarını sürdürdü; bu arada “kendi kendine dönen ışık levhaları”, “ışık tarlası”, “ışık salonu” ve “ışık filmi”ni gerçekleştirdi. Paris Avangard Sanat Festivali’nde bir yapıtı sergilendi. 1961’de ZERO Grubu’na katıldı. 1961 yılında, 1965 yılına kadar yoğun olarak sürdüreceği çivi işlerine başladı. 1963’te “Beyaz Strüktürler” kitabını yayınladı. 4. San Marino Bienali’nde ZERO ve “gruppo n” birincilik ödülünü kazandı. 1964’te Paris “Gençler Bienal” inde ödül aldı. 1966’da New York’da atölye kurdu. Son ZERO sergisine katıldı. 1967’de Düsseldorf’daki multimedya aksiyonu gerçekleştirdi. Bundan sonra aksiyon ve yerleştirme ile ilgilendi ve çok sayıda iş gerçekleştirdi. 1968’de 1982’e kadar on kez yayınlanacak olan “Uecker Gazetesi”nin sıfır nolu nüshasının yayımladı. Bu gazete Uecker’in etkinlikleri hakkında bilgi veriyordu. 1970’te video film çalışmalarına başladı. 1971’de Sao Paulo Bienali’ne katıldı, eleştirmenler ödülünü aldı ve ve Kızılderili kültürlerinin inceledi. Latin Amerika’da gezi. 1973’te Afrika’ya beş ay süren bir gezi yaptı. Beethoven’in “Fidelio” operasının yeniden sahnelenmesinde bulundu. Bundan sonra çok sayıda tiyatro ve operanın sahnelenmesinde yer aldı. Gezilerini 1974’te yaptığı Asya yolculuğu ile sürdürdü. 1976’da Düsseldorf Sanat Akademisi’nde profesörlüğe başladı. 1977’de WDR “Uecker’in çalışmaları 1957-1977” adlı TV filmini yaptı. Cenevre Birleşmiş Milletler binasının duvarı için rölyef hazırladı. 1978’de Düsseldorf konser salonu için heykel yaptı. 1980’de öğrencileriyle birlikte İsviçre’de bir psikiyatri kliniğinde kaldı ve bir suluboya dizini hazırladı. Suluboya çalışmalarını dünyanın değişik ülkelerine yaptığı gezilerde sürdürdü. Bu arada, Sahra gezisinde “Çöl Dostları” resimlerini (1981), ABD’de Navajo Kızılderili kampında incelemesi sırasında bıçak heykellerini (1984), Transsibirya gezisinde tren penceresinden sulu boya resimler (1984), Japonya’da ise ağaç heykeller yaptı. 1986’da Çernobil faciasından etkilenerek “Kül Resimleri”, “Külden İnsanlar”ı yaptı.1987’de uzun süre Sovyetler Birliği’nde kaldı. 1988’de Moskova Merkez Sanatçılar Evi’nde 820 yapıtının sergilendiği retrospektif sergi yaptı. 1989’da Michael Kluth’un çektiği “Tarlada Köylü Gibi” filminde oynadı. 1990’dan sonra yoğun olarak yerleştirmelere yöneldi ve dünyanın değişik kentlerinde çok sayıda etkinlik gerçekleştirdi. Bu arada “Mahvolmuş İnsan” (1993 Budapeşte), “Düşmüş İnsan” (1996, Rio de Janeiro), “Leviathan” (1998, Kudüs), “Tavır Alma” (1999, Weimar) ve son olarak “Yüzyılın projesi: 20’den On İki” (2001, Avrupa Parlamentosu, Brüksel) ve en son retrospektif sergisi “20. Bölüm” başlığı altında Martin Gropius Museum sergisi geniş yankı uyandırdı.

Çağdaş insanın ve dünyanın sorunlarına karşı her zaman duyarlı olan Günther Uecker, kendi ülkesinde de yabancı düşmanlığına ve şiddete karşı aktif bir tutum sergiliyor. İlk kez 1985 yılında, Goethe Enstitüsü (Alman Kültür Merkezi) tarafından İstanbul’da heykelleri sergilenen Uecker, yirmi yıl sonra, yine Goethe Enstitüsü ve Millî Reasürans Sanat Galerisi’nin iş birliği ile Türkiye’de.

Uecker’in “DİYALOG: İşaretler ve Yazılar” yerleştirmesi 5 Nisan -28 Mayıs 2005 tarihleri arasında Millî Reasürans Galerisi’nde görülebilir.

ESERLER

BASINDAN